Otizm ve Eğitim yöntemleri
1: Uygulamalı
Davranış Analizi
Uygulamalı davranış analizi (ABA: Applied BehaviorAnalysis), davranışsal
yöntem olarak da bilinmektedir. Bu yöntem, birey davranışlarını ve bu
davranışlarla ilişkili çevresel özellikleri objektif olarak analiz etmeye
dayalıdır. Pek çok davranışın çevre tarafından bir şekilde ödüllendirildiği ya
da cezalandırıldığı düşünülmektedir. Dolayısıyla, çeşitli ödül mekanizmaları ve
çok gerektiğinde bazı caydırıcı mekanizmalar kullanılarak uygun davranışlar
artırılmaya, uygun olmayan davranışlar ise azaltılmaya çalışılmaktadır. Otizmli
bireylerde artırılması hedeflenen davranışlara örnek olarak taklit becerileri,
oyun becerileri, sosyal beceriler, iletişim becerileri ve özbakım becerileri;
azaltılması hedeflenen davranışlara örnek olarak ise öfke nöbetleri ve kendini
uyarıcı (sterotipik) davranışlar verilebilir.
Uygulamalı davranış analizinde bireye kazandırılmak istenen ya da bireyde
azaltılmak istenen davranışlar sistemli bir gözlem ve kayıt tutmayla
belirlenir. Daha sonra bu davranışlara müdahalede bulunulur ve aynı gözlem ve
kayıt tutma yöntemleriyle müdahalenin etkililiği değerlendirilir. Normal
gelişim gösteren çocuklar öğrendikleri bir davranışı birden fazla ortamda
uygulayabilirken (genellerken), otizmli çocuklara bu becerileri genelleyebilme;
bir başka deyişle, farklı ortamlarda kullanabilme becerileri de öğretilir.
Uygulamalı davranış analizinde, otizmli çocuklarda görülen problem
davranışların azaltılması ile ilgili özel programlar hazırlanır. Bu yöntemde,
davranışın nedeni kişilerde değil, kişinin çevreyle etkileşiminde görülür. Bu
nedenle, problem davranış azaltılmaya çalışılırken öncelikli olarak davranış
öncesi, davranış ve davranış sonrası durumların ya da olayların gözlenmesi
gerekir. Daha sonra ise davranışa zemin hazırlayan durumlar ortadan kaldırılır,
azaltılmak istenen davranış ortaya çıktığında görmezden gelinir ya da
caydırılır (örneğin, çocukpuan kaybeder) ve problem davranışa alternatif olarak
artırılmak istenen davranışlar etkili şekilde ödüllendirilir.
Otizmli çocuklara yönelik uygulamalı davranış analizi çalışmalarında:
► Çocuğun uyanık olduğu
her an,
► Çocuğun bütün
davranışlarını hedef alan,
► Çocuğun yaşamının
geçtiği tüm çevrelerde,
► Çocuğun yaşamındaki
tüm önemli kişiler tarafından,
► Haftada 20-40 saat
uygulanan olabildiğince erken yaşta başlatılan eğitim hedeflenir.
2: Erken Yoğun Davranışsal Eğitim
Erken yoğun davranışsal eğitim (EIBI: Early Intensive Behavioral
Intervention) 40 yılı aşkın bir s üre önce Lovaas'ın öncülüğünde UCLA'de (Los
Angeles'daki California Üniversitesi) başlatılan ve çok çeşitli deneysel
araştırmalarla desteklenen bir uygulamadır. Uygulama olabildiğince erken yaşta
ve bire bir öğretimle başlatılır ve haftada 20-40 saat olarak yürütülür.
Uygulamada önceleri ayrık denemelerle öğretim tekniği kullanılırken giderek
başka teknikler ve grup eğitimi de işin içine katılır. Uygulama çoğunlukla her
çocuğun kendi evinde yürütülür. Ayrıca, tüm gelişim alanlarını kapsayan bir
müfredat izlenir.
Yapılan araştırmalarda bu tür eğitim alan çocukların yarısına yakınının tüm
alanlarda çok büyük ilerleme gösterdiği ve eğitimlerinin geri kalanını kaynaştırma
ortamlarında akranlarıyla birlikte sürdürebildiği görülmektedir.
3: Etkinlik
Çizelgeleriyle Öğretim
Etkinlik çizelgeleriyle öğretimde (activity schedules), çocuğa öğretilecek
beceri küçük basamaklara bölünür ve bu basamakları gösteren bir görsel çizelge
(örneğin, fotoğrafı defter) hazırlanır. Daha sonra ise çocuğun bu çizelgeyi
takip ederek (örneğin, defterin sayfalarını çevirerek), her bir basamağı
yapması sağlanır. Basamakları yapabilmesi için çocuğa fiziksel yardım sunulur.
Örneğin, çocuğun arkasında durulup elinin üzerinden tutularak defterin
sayfasını çevirip fotoğrafta gördüğü şekilde aracı tutması sağlanır. Öğretim
sırasında kullanılan ipuçlarının sistematik olarak sunulmasında ve ortadan
kaldırılmasında ise yanlışsız öğretim tekniklerinden yararlanılır.
Etkinlik çizelgeleriyle öğretim otizmli çocukların başkalarından bağımsız
olarak çeşitli becerileri, özellikle de özbakım, günlük yaşam ve serbest zaman
becerilerini yerine getirebilmelerini sağlamada çok etkilidir. Çocuğun
özelliklerine göre çizelge olarak, tek sayfalı ya da çok sayfalı yazılı ya da
görsel materyaller kullanılabileceği gibi, bilgisayar gibi teknolojik araçlar
da kullanılabilir
4: Sözel Davranış
Yöntemin Değerlendirmesi: orta Bu yöntemin
otizmli çocuklar üzerinde olumlu etkileri olduğunu gösteren deneysel
araştırmalar oldukça sınırlıdır.
Sözel davranış (VB: Verbal Behavior/AVB: Applied
Verbal Behavior) yöntemi, Skinner'ın 1957 yılında dil gelişimine ilişkin yazmış
olduğu "Sözel Davranış" başlıklı kuramsal kitapta öne sürdüğü
görüşlerin otizmli çocuklara iletişim becerileri kazandırmak amacıyla
kullanılmasıdır. Bu yöntemde çocuklara işlevsel iletişim becerileri kazandırmak
amacıyla çeşitli davranışsal uygulamalar yapılır. Bu uygulamalarda öncelikle
istek bildirme (mand) ve isimlendirme/betimleme (tact) becerilerini kazandırmak
hedeflenir. Daha sonra ise daha üst düzey iletişim becerilerini kazandırmak
için planlama yapılır.
Sözel davranış yönteminde alıcı dil becerilerinin
belli bir düzeye gelmesi beklenmeksizin, ifade edici dil becerileri üzerinde
çalışılmaya başlanır. Bu yöntemde her zaman için işlev biçimden daha önemli
görülür. Dolayısıyla, ilk basamak olan istek bildirme öğretimi sırasında
çocuğun gerçek bir istek bildirme bağlamında konuşma, jest, işaret ya da
herhangi bir başka yolla istek bildirmesi ve isteğine ulaşması sağlanır. Bu
öğretimi, diğer dil becerilerinin öğretimi izler.
Sözel davranış öğretiminde, her bir kavrama ilişkin
olarak çocuğun aşağıda sıralanan becerileri yerine getirmesi sağlanmaya
çalışılır:
• Su
içmek istediğinde su istemesi,
• Sorulduğunda
suyu göstermesi,
• Ne
içtiği sorulduğunda "su" demesi,
• "Elini
neyle yıkarsın?" diye sorulduğunda yanıtlaması.
Bu yöntem oldukça mantıklı görünmekle ve alandaki
önemli uzmanlar tarafından önerilmekle birlikte, otizmli çocuklar üzerindeki
etkilerine ilişkin yayımlanmış bilimsel araştırma bulgusu sınırlıdır. Ayrıca,
bu yöntemin ayrı bir yöntem olmayıp uygulamalı davranış analizi içindeki
teknikleri yeni bir harmanlamayla kullandığı yönünde görüşler de öne
sürülmektedir.
5: PECS
PECS (Picture Exchange Communication System/Resim
Değiş Tokuşuna Dayalı İletişim Sistemi), Amerikalı psikolog Andy Bondy ve
konuşma terapisti Lori Frost tarafından geliştirilmiş olan bir alternatif
iletişim sistemidir. PECS'de çocuğa, istediği bir nesneyi ya da etkinliği elde
etmek için, o nesnenin ya da etkinliğin resmini karşısındakine vermesi
öğretilir. PECS konuşamayan ya da konuşmayı işlevsel olarak kullanamayan
herotizmli çocuğa öğretilebilir.
PECS öğretimi altı aşamaya ayrılmıştır. İlk başta
gereksinimini tek bir resimle anlatan çocuk, zamanla değişik resimleri ayırt
etmeyi ve resimlerle cümleler kurmayı öğrenir. Resimler ve cümleler taşınır bir
cırtcırtlı klasöre konur. Bunun amacı, çocuğun istediği zaman, istediği yerde
yeni bir cümle kurarak iletişime geçmesine fırsat vermektir. PECS sistemi
arkadaşlarla etkileşimde bulunma, sırasını bekleme ve oyun oynama becerilerini
geliştirmek amacıyla da kullanılır.
Yapılan araştırmalar PECS öğrenen çocukların önemli
bir bölümünün işlevsel iletişim kurabildiklerini; bu çocukların bir bölümünde
resimlerle iletişimin yanı sıra konuşmanın da geliştiğini; davranış
sorunlarının ise azaldığını göstermektedir. Öte yandan, PECS'in belirli bir
evresinde takılan ya da PECS'ten yeterince yararlanamayan otizmli çocuklarda bulunmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder