OTİZM
PLATFORMU, Türkiye’deki otizmli bireylerin ekonomik, sosyal ve kültürel hayata tam
katılımlarının sağlanması amacıyla bu alanda çalışan 19 sivil toplum örgütünün
oluşturduğu bir SİVİL TOPLUM HAREKETİDİR.
Misyon
-Türkiye’de
toplumsal ve kamusal alanda otizmin bilinirliğini sağlamak ve bu alanda etkili
bir kamuoyunun yaratılması için çalışmak
-Otizme ve
genelde engellilere karşı ayrımcılığın ortadan kaldırılmasını sağlamak
-Otizimli
kişilerin bağımsız olarak toplumsal yaşama katılımının (eğitim, günlük yaşam,
iş yaşamı ve sosyal yaşam) önündeki engellerin ortadan kaldırılmasını,
bireylerin hak ve özgürlüklerinin korunmasını sağlamak
-Eğitim ve
sağlık uygulamalarının bilimsel temellere dayanarak uygulanmasına yardımcı
olmak
-Bu alandaki
yasal düzenlemelerin gerçekleşmesine katkıda bulunmak
-Benzer
amaçlı çalışan uluslararası kurumlarla işbirliği yapmak
Açıklama
OTİZM NEDİR?
Otizm,
doğuştan gelen, beynin ve sinir sisteminin farklı yapısından ya da işleyişinden
kaynaklandığı kabul edilen nörolojik bir bozukluktur. Başkalarıyla etkileşimde
bulunmayı engelleyen ve kişinin kendi iç dünyasıyla baş başa kalmasına yol açan
otizm, genellikle 3 yaştan önce ortaya çıkarak, bireylerin sosyal iletişim,
etkileşim ve davranışlarını olumsuz olarak etkilemektedir.
Tüm dünyada
tanılama bilimselliği kabul edilen DSM- IV/V ölçütlerine göre 2009 itibari ile
ABD başta olmak üzere bir çok ülkede otizm teşhisi 100 çocukta bire, kızlara
nazaran hastalığın ¾ oranında daha yoğun görüldüğü erkek çocuklarda ise 94
çocukta bire kadar çıkmaktadır. Dünyada son yıllarda şeker, kanser ve AIDS
dahil olmak üzere bir çok hastalıktan daha fazla sayıda otizm teşhisi
alınmaktadır.
Ülkemizde
istatistiki yetersizlik nedeniyle, 1/150 oranı temel alınarak tüm ülke nüfusu
içinde yaklaşık 500.000 otizmli birey olduğu varsayılırken, 0-14 yaş grubunda
125.000 civarında otizmli çocuk olduğu öne sürülebilir.
OTİZMin
nedenleri nelerdir?
Otizmin
genetik tabanlı olduğu görüşü ile yapılan çalışmalarda bazı ipuçlarına rağmen,
otizme neden olan genler henüz belirlenememiştir. Genetik faktörlerin çevresel
koşullarla (yanlış beslenme, çevre kirliliği, kimyasal maddeler, yanlış ilaç
kullanımı)tetiklenebileceği düşünülmektedir. Otizmin biyolojik nedenlerini
anlayarak tedavisini geliştirmek üzere yürütülen yoğun bilimsel araştırmalardan
henüz genellenmiş kesin sonuçlar alınmamıştır.
Otizmin
çocuk yetiştirme özellikleriyle veya ailenin sosyo-ekonomik koşullarıyla
ilişkisi yoktur, otizme her çeşit toplumda, ırkta ve ailede rastlanmaktadır.
Otizm günümüzde en sık rastlanan gelişimsel bozukluklar arasında yer
almaktadır.
Dünyada
otizmi görülme sıklığı 150′de birdir, erkek çocuklarda görülme sıklığı kızlara
nazaran 3-4 kat daha fazladır. Ülkemizde sağlıklı istatistikler olmamasına
rağmen, 1/150 oranı ile yaklaşık 450.000 otizmli birey ile 0-14 yaş grubunda
125.000 civarında otizmli çocuk bulunmaktadır.
Otizm,
sosyal ve iletişim alanlarında yaşam boyu süren güçlükleri tanımlaması
nedeniyle, yaygın gelişimsel bozukluklar ana başlığı altında bulunur. Bu ana
başlık altındaki diğer bozukluklar; Asperger Sendromu, çocukluk dezentegratif
bozukluğu, Rett Sendromu ve Başka Türlü Adlandırılamayan Yaygın Gelişimsel
Bozukluk’tur.
Ne zaman
otizmden şüphelenmelisiniz?
Dış
görünümleri ile diğer çocuklardan farkı olmayan otizmli çocuklar; sosyal
ilişkilerde güçlük, iletişim zorlukları ve ilgi-davranış takıntıları olarak
gelişimdeki 3 temel alandaki davranış sorunları ile diğer çocuklardan
ayrılırlar.
• Eğer
çocuğunuzda aşağıdaki özellikler varsa;
• Sizinle ve
başkalarıyla göz kontağı kurmuyorsa,
• İsmi
söylendiğinde veya çağrıldığında dönüp bakmıyorsa, söyleneni işitmiyor gibi
davranıyorsa,
• Konuşmada
yaşıtlarının gerisinde kalmışsa, başkaları ile söyleşiyi başlatma ya da
sürdürmede belirgin bir bozukluğu varsa, basmakalıp, yineleyici (ekolali) ya da
özel bir dil kullanarak garip konuşuyorsa veya konuşması hiç gelişmemişse,
• Gözleri
sık sık bir şeye takılıp kalıyorsa,
• Anlamsız
gülme veya ağlama krizleri varsa,
• Parmağıyla
istediği şeyi işaret ederek göstermiyorsa,
•
Oyuncaklara amacına uygun oynamayı beceremiyorsa, yaşıtlarının oynadığı
oyunlara ilgi göstermiyorsa,
• Ellerini
kanat gibi çırpma, parmak uçlarında yürüme, kendi çevresinde veya eşyalar
etrafında dönme, sallanma, çırpınma şeklinde garip ve yineleyici hareketleri
(stereotipi) varsa,
• Bir
şarkının bir bölümünü tekrar tekrar söylemek, dolapların kapaklarını sürekli
olarak açıp kapatmak, ayak parmaklarının ucunda odanın bir ucundan öbür ucuna
koşturmak, bazı eşyaları döndürmek veya sürekli sıraya dizmek gibi çeşitli ilgi
ve davranış takıntıları varsa,
• Günlük
yaşamındaki düzen değişimlere aşırı tepkiler veriyor ve uyum sağlayamıyorsa,
•
Kendilerine ve çevrelerine yönelik zarar verici davranışlara sahipse,
vakit
kaybetmeden doğru teşhis ve tanılama için Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları
Anabilim Dalı bulunan üniversite hastanelerine veya çocuk ruh hastalıkları
uzmanı veya çocuk nöroloğu bulunan Sağlık Bakanlığı’na bağlı devlet
hastanelerine başvurmanızı öneririz.
OTİZMin
tedavisi var mıdır?
Otizmin
bugün için kabul edilen en önemli tedavi aracı, erken yaşta verilmeye başlanan
yoğunlaştırılmış ve bireyselleştirilmiş özel eğitimdir. Erken yaşta tanı
alarak,doğru yöntemlerle ve yoğun şekilde özel eğitim alan otizmli çocukların
yarısına yakını, otizme özgü sorunların çoğundan uzaklaşabilmekte, genel eğitim
düzeni içinde okula gidebilmekte ve yaşıtlarının sahip oldukları becerileri
edinerek bağımsız bir birey olarak toplumda yerlerini alabilmektedirler.
Erken Teşhis
ve Özel Eğitimin Önemi
Otizm tanısı
sadece konunun uzmanları tarafından konabilir. Günümüzde 12 aylıktan itibaren
tanı konulabilmektedir, erken yaşta tanı konması özel eğitime de erken
başlanması açısından önemlidir. Yaşamın ilk 5 yılı, beynin en hızlı gelişim
gösterdiği dönemdir. Özellikle 5 yaşından önce alınan yoğun özel eğitim desteği
ile otizmin belirtileri ortadan kaldırılıp davranışlar değiştirebilir.
Özel eğitim,
ihtiyacı olan bireylerin eğitim ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamak için özel
olarak yetiştirilmiş personel aracılığı ile uygulanan geliştirilmiş eğitim
programları yardımıyla her otizmli çocuğun kendi özgü gereksinimlerine göre
yürütülerek, çocuğa yaşına uygun beceriler ve toplumda kabul edilen davranışlar
kazandırmayı hedefler.
Özel eğitim
alan otizmli çocukların sosyal ilişkilerinin geliştiği, iletişim becerilerinin
arttığı ve takıntılı davranışlarının azaldığı bilinmektedir. Özel eğitimin
yoğun ve kesintisiz olarak, yılda 12 ay haftada 40 saat uygulanması için,
uzman-eğitimci-aile üçgeninde bir ekip oluşturulması, ailelerin de eğitimciler
ve uzmanlar tarafından çocuğa öğretilen becerileri evde de öğretmeye devam
etmesi gerekmektedir.
Eğitim hakkı
her çocuk için anayasal bir hak olmasına ve okulöncesi eğitim zorunlu olmasına
rağmen, ülkemizde otizmli çocuklar için erken çocukluk (0-3 yaş)programı
yoktur, okulöncesi (3-6yaş) dönemine yönelik eğitim programlarının da
geliştirilmesi gerekmektedir.
Çocuğunuz bu
yaş dönemlerinde ise, özel eğitimi için hiç vakit kaybetmeden özel eğitim ve
rehabilitasyon merkezlerine veya özel eğitim okullarından size yakın olan
birine başvurmanızı ve çocuğunuza uzman yönlendirmesi ile eğitim aldırmaya
başlamanızı tavsiye ederiz.
Özel eğitim
maliyetlerinin bir kısmı, devlet tarafından karşılanmaktadır. Çocuğunuzun hiç
vakit kaybetmeden eğitim alabilmesi için, teşhisin kesinleşmesini takiben
eğitim alabilmesi için Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı size en yakın Rehberlik
ve Araştırma Merkezi’ne (RAM) başvurmanızı öneririz.
Yalnız
değilsiniz!
Çocuğunuzun
otizmli olduğundan şüphe ediyorsanız veya yeni teşhis aldıysanız, otizm
konusunda doğru bilgilenmeli ve otizmle yaşamın zorluklarını öğrenmelisiniz.
Unutmayın ki, otizmin nedeni siz değilsiniz, ayrıca erken tanılama ve özel
eğitim desteği ile otizmli çocuğunuz zamanla gelişim göstererek toplumda
bağımsız bir birey olarak yerini alabilir.
Otizmle
yaşamayı kabullenmek, anne-babalar için uzun, zorlu ve iniş-çıkışlı bir
süreçtir. Ailede her birey bu süreci farklı yaşayarak, durumu anlamakta ve
kabullenmekte sorunlar yaşayabilir. Siz de otizmli bir çocuk ebeveyni olarak
önünüzdeki bu yeni hayat düzenine uyum sağlamakta zorlanırken, bir yandan da
yakın çevrenizdekilerin durumu anlamaları ve kabul etmeleri için çaba harcamak
zorunda kalabilirsiniz.
Bu süreçte
ülkemizde otizmle ilgili çalışmalar yapan ve ağırlıklı olarak otizmden birincil
derecede etkilenen aileler tarafından kurulan dernekler veya vakıflara
katılarak destek ve bilgi alabilir, çalışmalara siz de katılarak otizm
konusundaki bilgilendirmenin artmasını sağlayabilirsiniz.
UMUTLU OLUN,
ÇOK ÇALIŞIN!
Erken yaşta tanı alarak, doğru yöntemlerle ve
yoğun şekilde eğitim alan otizmli çocukların büyük çoğunluğu bireysel
ihtiyaçlarını karşılar duruma gelmekte, okula gidebilmekte ve yaşıtlarının
sahip oldukları becerileri edinerek toplumda yerlerini alabilmektedirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder